20 Nisan 2011 Çarşamba

PAGANİZM

Paganizm








Paganizm nedir ?

Paganizm kökenleri dünyanın kadim doğa dinlerine uzanan spiritüel bir yaşam tarzıdır. Temelde kökleri Avrupa’nın eski dinlerindedir. [Burada kasıt yakındoğuyu da içine alan kültür dairesinedir, ancak elbette ki aslen tüm bir coğrafyayı kapsar.çn] Ancak takipçilerinin bir kısmı diğer ülkelerin yerel inançlarına da büyük önem ve değer verirler. Herşeydeki kutsallığa dair bir inanç dünyanın heryerinde bulunabilir. Paganlar bunu mirasları ve kökenleri olarak görüp, bunların modern yaşama uyumlu olacak şekilde adapte edilmiş formlarıyla, öncüllerinin inanç ve değerlerini korurlar. Doğanın kutsallığını kutlar ve herşeyde varolan ilahiliğe -evrenin içinden akan ve hem görülebilen hem de görülemeyen bilinemez tine– saygı duyarız.

Paganlar ilahi [lahuti diye de geçer,burada lahuti ve latuhi denebilir de.çn]olanı, eril veya dişil olan kutsal bütünün parçaları olarak her yönüyle onurlandırırlar. Her erkek ve kadın bir pagan için güzel ve eşsiz bir varlıktır. Çocuklara da sevgi ve saygı duyulur ve kuvvetli bir toplum bilinci mevcuttur. Tabiatın vahşi hayvan ve kuşlara yuvalık eden açık alanları ve ormanlarına derin ve içten bir sevgi besleriz. Paganizm, bireysel ruhani deneyimin önemini vurgular ve paganlar sıklıkla bu deneyimi sevdikleri doğal dünya ile kurdukları ilişki aracılığı ile yaşarlar. İlahi olanla birleşmeyi kendimizi doğanın gelgitlerine uyumlayarak ve içsel benliğimizi keşfederek gerçekleştirmeyi amaçlar ve bu ikisinin birbirinde yansıtıldığını görürüz. İlahi olanla bir aracının yardımı ile dolaylı olarak değil de kendi deneyimimiz içinde yüzyüze karşılaşmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bazı yollarda rehber ve öğretmenler bulunsa da, bu kişiler kendi bilgelik ve deneyimlerini sorumlulukları altındaki kişilerin ilahi olanla ilgili kendi anlayış ve yorumlarını keşfetmeleri için sunan birer hızlandırıcı rolü üstlenirler. Ritüellerimiz doğal döngüler ile uyum içinde olmamıza yardımcı olurlar, bu nedenle sıklıkla mevsimlerin dönüm zamanlarında, ay ve güneş’in safhalarında ve yaşamımızın dönüm noktalarında gerçekleştirilirler.

Paganizmin geniş spektrumu içinde çok çeşitli gelenekler bulunmaktadır. Bu bizim manevi deneyimlerimizin kapsamını yansıtır. Çünkü herkesin eşsiz olduğuna ve dolayısıyla herkesin manevi deneyiminin aynı biçimde eşsiz olması gerektiğine inanırız. Bazı paganlar isimleri Avrupa folklorü ve mitolojisinden de tanıdık olabilen çok sayıda tanrı ve tanrıçaların izinden giderken, diğerleri cinsiyeti belirgin olmayabilen [metaforik düzlemde.çn.] tek bir yaşam gücüne odaklanırlar ve yine başkaları kendilerini kozmik bir çifte adarlar – Tanrıça ve Tanrı veya Hanım ve Efendi. [Lord and Lady.çn] Çeşitliliğimizi kutlarız çünkü herkesin kendi maneviyatını kendi özünün içsel sesi uyarınca bulması gerektiğine inanırız. Bu nedenle bu içtenlikte olan tüm inançlara saygı duyar, misyonerliğe karşı çıkar ve insanları kendi inançlarımıza döndürmeye çalışmayız. Diğer inançlar ve genel olarak toplumdan tek beklentimiz toleranstır.

Çevreyle ilgili kaygıların arttığı ve ekolojik farkındalığın yaygınlaştığı günümüzde paganlar sıklıkla yeşil farkındalık hareketinin [“Green awareness” ekolojik duyarlılığı tanımlayan bir kavramdır.çn] ön saflarındadırlar. Her gelenekten paganlar; insan, hayvan, bitki veya taş yaşayan herşeyin varlığına saygı duyar. İster düşünce, ister eylem yoluyla olsun, neden sonuç ilişkilerinin dünyanın canlıları üzerindeki etkilerinin her zaman farkındayız. Özgür düşünce, yaratıcı imgelem ve insanların pratik yaratıcı zekasını destekleriz, çünkü yaşamımızın doğal dünyanın ritmleriyle uyum içinde sürmesinde, bunların temel bir rol üstlendiklerine inanıyoruz .

Kaynak: Pagan Federation International

Paganizm ve Engizisyon






Paganizm ve Engizisyon
Paganizm
Bu ad, köylü anlamindaki Latince paganus sözcügünden türetilmistir. Ilk olarak Hiristiyanlar tarafindan, Roma çoktanriciligina ad olarak verilmistir. Bilindigi gibi Hiristiyanlik, egemenlik savasini Roma' da yapmisti.

..Roma kentlerinde Roma' li soylularin direnmelerine ragmen tapinaklar ve tanrilar için yapilan bayramlar kaldirilmissa da kirsal bölgelerde ve köylüler arasinda basta çoktanricilik olmak üzere eski gelenekler asiri bir tutuculukla sürüyordu. Nitekim Hiristiyanlik, kirsal bölgelerde de tutunabilmek için Roma çoktanriciligina ödünler vermek zorunda kalmis ve Hiristiyan'ca yorumlamalarla onlardan pek çok sey almistir. Hiristiyan bayramlarinin bir çogu eski Roma bayramlaridir ve Hiristiyanlar' in resmi dili de hala Romalilar' in dili olan Latince' dir. Bu gün paganizm deyimi bütün çoktanriciliklari ve günümüzde de geçerli olan Afrika, Polinezya, Melanezya, Kuzey ve güney Amerika yerlilerinin çoktanriciliklarinin adidir.

Paganlar

...Çogu zaman Cadi ve Wiccan kavramlari birbiriyle karistirildigi için, çogu insan degisik inanç sistemlerine tanidik olmayanlarla konusurken kendini "pagan" ya da "neo pagan" olarak adlandirir. Çözülemeyen bir din olarak adlandirilan Wicca, kendi içinde çesitli rütbe ve dereceleri olan bir inanç sistemidir. Burada anlatilmak istenen, mesela her Hiristiyan' in Katolik ya da Protestan olmamasi gibi, her pagan da Wiccan degildir. Neo pagan genelde toprak bazli inanç sistemlerini takip eden insanlari tanimlamak amaçli kullanilir.



Cadilar ve Engizisyon

Sinemaya da aktarilan Umberto Eco' nun Gülün Adi adli romaninin yedinci bölümünde rahip Jorge, Kilisenin felsefesini su sözlerle dile getirir: "Kilise Kanununun adi Tanri Korkusudur. Halk devamli korkmalidir ki Tanrinin gölgesi olan Kilise ayakta kalabilsin." Bu sözler ayni zamanda Engizisyonun temelini de olusturur. Engizisyon bu amaçla kurulmus ve görevini de yillar boyunca acimasizca yerine getirmistir. Engizisyon' un en çok hismina ugrayanlarsa cadilardir.

Aslinda cadiligin kökünde, Avrupa' ya kuzeyden gelen barbar kavimlerin dogaya ve bilinmeyene olan tutkusunu bastirarak halki batil inançlarla korkutmak isteyen Kilise' ye karsi bir protesto vardir. Bu protesto en çok Ingiltere adasinda kendisini göstermis ve halkin yogun tepkisiyle buraya Engizisyon girememistir.

Günümüzde bu Witch kültü, bati Avrupa' da Hiristiyanliga karsi pagan dinlerin yeniden ayaklanisi anlamindadir. Murray' in 1921' de yayinlanan The Witch-Cult in Western Europe adli arastirmasinda, cadilarla cinler arasindaki baglanti söyle tanimlanmistir: "Bir zamanlar Avrupa' da yasayan cüce irktan çok az elle tutulur bakiye kalmistir günümüze.

Ama bu irk cinler ve perilerle ilgili birçok hikayede varligini koruyabildi. Her yedi sende bir insani kurban etmelerinden baska bunlarin dini inançlari ve gelenekleriyle ilgili bir bilgimiz yok. Cadilarin, bu periler olarak bilinen irk ile güçlü bir baglantisi oldugu kesindir. Tahminimce üç yüz yil öncesine kadar, peri irkina bagli gelenekler devam etmistir ve bu gelenekleri sürdürenlere de cadi (Witch) denmistir." Fakat, Engizisyon papazlari böyle düsünmemislerdir. Cadilikla suçlanan kisinin içine girdigi varsayilan cinleri çikarmak için önce ellerini ayaklarini mengenelerle sikistiriyor, sonra kollarindan ve bacaklarindan geriyor ve sonunda cadinin iyice kurtulabilmesi için onu bir direge baglayarak diri diri yakiyorlardi. Cadilikla suçlanmak için de öyle olaganüstü bir sebebe gerek yoktu. Örnegin birinin yüzünde, kolunda veya kaba etinde belirgin bir beni veya ten lekesi varsa bu isaret o kisinin Seytan' la isbirligi yaptigina kesin bir kanit sayilirdi. Ormanda biraz fazla dolasip yabani bitkileri toplayarak sebze çorbasi yapan kadinlar da emri altindaki cinlere ziyafet vermekle suçlanip alelacele Engizisyon heyetinin karsisina çikariliyorlardi. Eger bir kadin kilisedeki ayin sirasinda esnerse, kutsal sözleri duyan içindeki cinin kaçmak için agzindan çikmaya çalistigi düsünülürdü. Cinlere karisan genç kizlarla ilgili ilginç bir olay da 1692 yilinda, ABD' nin Massachusetts eyaletinin Salem kasabasinda meydana gelmistir. Ann Putnam, Marry Wadden ve diger kizlarin garip iddialarla ortaligi ayaga kaldirmalari sonucunda, bir tür Engizisyon mahkemesi kuruldu ve yobazlar kisa zamanda kasabada dehset verici bir cadi avina giristiler. Yillar sonra her seyin bir düzmece oldugu anlasildiginda ise çoktan is isten geçmisti. 1487 yilinda yazilan bir kitapta cadilarin nasil meydana çikarilacagi ve cinlerle iliski kurduklarini itiraf etmeleri için hangi iskencelerin yapilacagi genis bir sekilde anlatilmaktadir. Malleus Maleficarum (Cadilarin Balyozu) adli bu üç ciltlik eserin "Acaba cinler kendi baslarina kötülük yapabilirler mi, yoksa illaki bir cadinin yardimina mi gerek duyarlar?" adli bölümünde su görüse varilir; "Tanri' nin kullari olmaksizin da cinlerin etkisi vardir. Ama, bir yerde cinler faaliyet gösterecekse, orada mutlaka kendilerine yardim etsin diye birisini bulup kandirirlar ve onun vasitasiyla kötülüklerini daha etkili bir biçimde yayarlar. Bu yüzden, cinlerle ilgili bir olaya tanik olan iyi bir Katolik, çevresindekileri dikkatlice incelemeli ve kimin cadi oldugunu tahmin edip yetkililere hemen bildirmelidir." Yazar, nedense aklini kadinlara fazlasiyla takmisti. Cadilarin kesinlikle kadinlarin içinden çiktigina inaniyordu. 1631 yilinda yazilan Cautio Criminalis adli eserde ise bütün bu kepazeliklerin din adina yapilmasinin utandirici oldugu belirtilmekteydi. Bir dedikodu yüzünden cadi diye damgalanan kadinlari çirilçiplak soyup en mahrem yerlerine kadar inceledikten sonra öldüresiye iskence yapmanin ilahi adaletle bir ilgisi olmadigi da bu kitapta savunulmaktadir.

Sebt Günü ve Kutlamalari


Hz. Musa' ya bildirilen On Emir' den biri olan, Yahudilerin dinlenmek zorunda olduklari haftanin yedinci günü literatürlerde "Sabbat" olarak adlandirilir. Bu ayrica büyücülerin Seytan' in baskanliginda yaptiklari varsayilan gece oturumlarinin da adidir. Günümüzde ise bu kelime Sebt olarak degistirilmistir. Sebt gününün devamliligi hakkinda degisken düsünceler vardir ama cadiligi kanitlanmis biri 10000 civari bir katilim oldugunu söylemistir. Rivayete göre cadilar sebt gününe, vücutlarina havada uçmalarini saglayacak özel bir krem sürerek ya da seytanin sagladigi keçi, köpek veya oglak gibi bir hayvanla giderlermis. Bu konuda en bilinen ve ünlü yerler Almanya’da Harz daglarindaki Brocken kasabasi, Rusya’da Kiev yakinlarindaki Bald daglari, Isveç’te Blocula, Fransa’da Auvergne’ de Département du Puy-de-Dôme’dir. Alisilmis tarihler olarak ise May Day arifesi (30 Nisan), ve All Hallows Eve (31 Ekim), ve 2 Subat kis, 23 Haziran ilkbahar, 1 Agustos yaz, 21 Aralik sonbahar mevsim festivalleri bilinir. Arastirmacilar tarafindan ortaya çikarilan Sebt günündeki olaylar Seytan’a sihirli surup içirmek, onu kuyrugunun altindan öpmek, dans etmek, ziyafet vermek, gelisigüzel eglenmek ve ayinler seklindedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder