20 Nisan 2011 Çarşamba

İbn Sina Kimdir? ( 980- 1037)

İbn Sina Kimdir? ( 980- 1037)

İbn Sina Kimdir? ( 980- 1037)





1)HAYATI:

Tam adı Ebu Ali el- Hüseyin b. Abdullah b. Sina ‘dır. Hicri 370, Miladi 980 yılında Buhara yakınlarındaki Efşene Köyü’nde doğmuştur. İslam dünyasında İbn Sina künyesi ile meşhur olup, bilim ve felsefe alanındaki eşsiz konumunu ifade etmek amacı ile Ortaçağ alim ve düşünürleri tarafından kendisine “eş-şeyhü’r-reis” ( ilim aleminin şeyhi ve reisi) unvanı verilmiştir. Batıda da “Avicenna” olarak bilinmekte ve “ filozofların prensi” diye nitelendirilmektedir. Meşşai Felsefe Ekolünün Farabi’den sonraki en büyük filozofudur. Eserlerini Arapça yazdığı için kendisinin Arap olduğu düşünülmüştür. Fakat İbn Sina Türk filozofudur.

Aslen Belh’li olan babası Abdullah, Samani hükümdarı Nuh b. Mansur döneminde devlet kademesinde memurluk yapmıştır. İsmaili tarikatına mensup olup, evi felsefe, Hint matematiği, geometri ile ilgili konuların tartışıldığı bir mekân olmuştur. İbn Sina da erken yaşlarda bu tartışmaların içinde yer aldığından felsefi konulara aşinalığı bu şekilde başlamıştır.

İlerleyen yaşında önce Kur’an öğrendi. Çeşitli hocalardan dil, edebiyat, mantık, felsefe ve tıp dersleri alarak eğitimini geliştirdi. Özellikle felsefe ve tıp alanında oldukça ün kazanan İbn Sina, Sâmânî Hükümdarı Nuh b. Mansur’un ağır hastalığa yakalanması üzerine, saraya davet edilerek, saray hekimleri ile yaptığı ortak çalışmalar sonucunda nisbi bir başarı göstermiştir. Bunun sonucunda saray hekimliğine getirilmiştir. Bu durum başarısında bir dönüm noktası olmuştur. “Sivan’ul hikme” adlı saray kütüphanesine girerek, tıpla ilgili eserleri okuma ve inceleme fırsatına kavuşmuştur. Ayrıca Fârâbi’nin “ettalim’üs-sâni” adlı eserini de inceleme fırsatı bulmuştur.

Gazneli Mahmut Emir Ali b. Me’mun’a bir mektup yollayarak meclisindeki alimleri kendi sarayına davet etmiştir. Âlimlerden bazıları bu teklifi kabul ederek Gazneli Mahmut ‘un sarayına gitmişlerdir. Bazıları ise gitmemişlerdir. Bunlar içinde İbn Sina da vardı. Gazneli Mahmut bu duruma sinirlenerek İbn Sina hakkında arama emri çıkartmış fakat bir sonuç elde edememiştir.


2) ESERLERİ

Kitab’uş-şifa: Neo-platonik tesirler ve İslam kelam ilminin etkisi altında Aristo düşünce geleneği üzerinde kurulu bir felsefe ansiklopedisidir. Meşşai devrinin bütün tabiat ilimleri içine alır. Felsefeye dair en önemli eseridir. İlk kez İbrahim Medkur başkanlığındaki bir heyet tarafından 22 cilt halinde neşredilmiştir.

El-İşârat ve’t-tenbihât: Felsefenin mantık, tabiiyat, ilahiyat konularında yazılmış olup , eş- Şifa’daki bölümlerin özeti niteliğindedir. Gerek kullanılan kavramların farklılığı, gerekse üslubu bakımından özgün bir eserdir. Farsça, Fransızca, İngilizce ve Rusça gibi birçok dile çevrilmiştir. Filozofun sistemini ele alan bir eser olması bakımından önemlidir.



3)İBN SİNA’NIN İSLAM DÜNYASİINA ETKİLERİ

İbn Sina’nın ortaçağ bilim ve düşüncesinin özeti sayılan eserlerinin ve fikirlerinin zengin kapsamı, onun çevresinde geniş öğrenci kitlelerinin toplanmasına sebep olmuştur. Öğrencileri arasında onun fikirlerinden yararlanarak yetişen düşünürler, sonraki yüzyıllarda İslam bilim ve düşüncesini geliştirip yaygınlaştırmışlardır. Filozofun izinden giden öğrencilerin başında aynı zamanda arkadaşı ve yardımcısı olan Ebu Ubeyd el- Cüzcani gelir. Onun hocasına yaptığı en büyük hizmet “Siretü’ş-Şeyhi’r- Reis ( Sergüzeşt) adıyla kaleme aldığı İbn Sina biyografisidir.

İbn Sina’nın fikirlerinin 10. yy. boyunca İslam dünyasının her tarafında etkili olduğu görülmüştür. Bu etkiyi azaltmak isteyen Gazali öncelikle felsefe öğrenmeye çalışmış, Farabi ve İbn Sina’nın görüşlerini çürütmek amacı ile “Tehafütü’l- felasifiye’ yi kaleme almıştır. Ancak bu amacını gerçekleştirmeye çalışırken büyük ölçüde onun görüşlerinin etkisi altında kalmış ve onun görüşlerini benimsemekten kurtulamamıştır.

İbn Sina’nın özellikle çeşitli eleştiri süzgeçlerinden geçirilmiş olan fikirleri, Sünni dünyasındaki sufi ve irfani gelenek için de uzak durulmaz bir kaynak olmuştur. Muhyiddin İbnü’l Arabî onun “ varlık” fikrinden hareket ederek yeni bir anlayış getirmiştir. Mevlana Celaleddin-i Rumi, yunus Emre, Hacı Bektaş-i Veli bu anlayışı benimseyenlerdendir.



4) İBN SİNA’NIN BATI DÜNYASINA ETKİLERİ

İbn Sina’nın görüşleri 12. yüzyılının başlarından itibaren Batı dünyasında da görülmeye başlanmıştır. Batı ‘ da Ortaçağ boyunca pek çok Latin düşünürü için İbn Sina’nın görüşleri yol gösterici olmuştur. Daha sonra özellikle Rönesans Dönemi’nde İtalya’da ve öteki Avrupa ülkelerinin çoğunda 17. yüzyıla kadar onun hem tıp konusundaki, hem de felsefe konusundaki görüşleri üzerinde en çok durulan ve en çok tartışılan konular olmuştur.



İbn Sina’nın batı dünyasındaki etkilerini inceleyen, Ortaçağ Felsefesi Uzmanı Etienne Gilson; çok yüksek bir kültür birleşiminin örneğini veren İslam Felsefesi’ni, özellikle İbn Sina ve İbn Rüşd ‘ü hesaba katmadan bir “ Hıristiyan İlahiyat Tarihinin” yazılamayacağını ileri sürerek, İbn Sina’nın batı düşüncesine olan derin etkisini ortaya koymuştur.

Gilson’un açtığı çığırı devam ettirerek elli yılı aşkın bir süre boyunca yürüttüğü titiz çalışmalara İbn Sina’nın Batı’ya tesirinin ana malzemelerini tespite çalışan M. Marie Therese d’Alverny de, İbn Sina’nın Ortaçağ ve Rönesans dönemi düşünürleri üzerindeki derin etkisinin çeşitli yönlerinden söz etmektedir. Ona göre şu anda var olan koleksiyonlar bile çok kuvvetli biçimde İbn Sina’nın Ortaçağ Avrupa’sı üzerindeki etkisini göstermektedir.


5) FELSEFESİ

İbn Sina, İslam Felsefe’sinin Farabi okulu içinde yer alan en büyük düşünürüdür. Bu geleneğin en önemli özelliği, dinin toplum için vazgeçilmez ilahi bir kurum olduğu fikridir ve bu fikir her iki filozofun felsefesinin de özünü oluşturur. İbn Sina felsefe ve diğer ilimleri sistematik ve didaktik bir kıvama getirdiği için kendisine “eş-şeyhü’r reis” denmiştir. Dolayısıyla 11. yüzyılın sonlarında İslam dünyasında felsefe denilince akla Farabi sonra, İbn Sina gelmiştir. İbn Sina felsefenin bütün disiplinlerinde yazmakla birlikte, daha çok mantık, tabiiyyat, ilahiyat konularında felsefeye katkı sağlamıştır.

İbn Sina bütün felsefe eserlerinde; olgu yargıları ( doğru- yanlış) ile, değer yargılarını ( iyi- kötü) birbirinden ayırmaya, birinciyi felsefenin ve bilimin alanına , ikinciyi ise dinin alanına bırakmak gerektiğini vurgulayarak , metafiziğin de her ikisinin arasında bir köprü vazifesi üstlendiğini göstermeye çalışmıştır.

Filozof, Aristoya uyarak felsefeyi “ Nazari ve Ameli Hikmet” olmak üzere iki gruba ayırır.

Nazari Hikmet: Tabiat felsefesi, matematik felsefesi ve metafiziği konu alır.
Ameli Hikmet: Siyaset, iktisat ve ahlak konularını ele alır.



A) Bilgi Teorisi ve Mantık:

İbn Sina bilgilerimizin duyum ve algı ile başladığını kabul ederek, tecrübeye büyük önem vermiştir. Ona göre; her çeşit bilgi akledilir şekillerden ibarettir. Yani bilgilerimiz szgi yoluyla elde edilen, kesin ve açık bazı prensiplere dayanır. Bu düşüncesi ile o da Fârâbi gibi dogmatik bir görünüm içerisindedir.

Farabi ‘ de örneğini gördüğümüz “varlık delili”ni felsefede ilk defa İbn Sina kullanmıştır. Onun bilgi teorisini yakından ilgilendiren bu düşüncesine göre; varlık ve düşünce birbirinin aynıdır. Düşüncenin dışında varlık bulunamaz. Görüldüğü gibi burada varlık ve metafizik birleştirilmiştir.

Mantığın bir sanat mı, yoksa bir ilim mi olduğu hususunda ortaçağ boyunca devam eden tartışmalar içinde İbn Sina; mantığın bir alet ilmi olduğunu, amacının da insanı hatalardan koruyan işaretler vermekten ibaret olduğunu söyler. Yine ona göre; bir ölçü ve alet ilmi olan mantık aynı zamanda bir düşünme sanatıdır.


B) Tabiat Felsefesi

Meşşai geleneğinde olduğu gibi İbn Sina ‘da tabiat felsefesini “es-Semaüt-tabii” genel başlığı altında ve tabiatla ilgili yazılarında inceler. Bu durum da tabiat ilminin konusu sürekli değişime uğrayan cisimler dünyasıdır. Genel olarak değişmeyi “ kuvveden fiile çıkış” şeklinde tanımlayan ve değişmenin çeşitli şekilleri üzerinde duran İbn Sina evrendeki oluş v bozuluş sürecinin bir değişen bir de değişmeyen iki öğeyi gerektirdiğini belirtir. Cismi oluşturan bu iki öğenin değişmeyi taşıyan kısmı “madde” , değişen ve türü belirleyen kısmı is “suretti”.


C) Psikoloji

İbn Sina psikolojiye ait düşüncelerinde fizik ile matematiği birbirine bağlar. Nebati ruh maddeye kadar iner. Düşünen nefs (ruh) de faal akıl vasıtası ile Allah’a kadar yükselir. Filozofun psikolojiye dair fikirleri üç kısma ayrılır:



I. Nefs ve akıl psikolojisini içine alan, Tecrübi Psikoloji

II. Aklın mahiyetinden bahseden, rasyonel veya içebakış psikoloji

III. Tasavvuf Psikoloji


D) Ahlak Felsefesi

İbn Sina Ahlak Felsefesi ile pratik felsefe dolayısıyla ilgilenmiştir. Bütün eselerinde de Ahlak’a yer ayırmıştır. O, bu konuda da metafizik düşünceleri ile İslami esasları uzlaştırmaya yönelerek, ahlak teorisini şu prensiplere dayandırmıştır. Allah ilk cevher ve zaruri varlıktır. Her şeyin olduğu gibi “iyilik” ve “kötülük” de ondandır. Fakat Allah, sonsuz lütuf sahibi olduğu için, kötülük ondan değil de eşyadan gelir. İnayet Allah’ın insanları kötülükten korumak konusundaki lütfudur.



E) Din Felsefesi

İbn Sina’nın din felsefesiyle ilgili düşünceleri insanlık için dinin gerekli olup olmadığı, vahiyin imkânı gibi konular etrafında yoğunlaşır. Filozof’a göre dinin iki hedefi vardır:

Birincisi; siyasidir ki, bu dünyayı nizama koyma hedefidir. Diğeri de ruhu saflaştırmak olan psikolojik ve ahlaki hedeftir.


Din felsefesini başlıca dört noktada toplar:

I. Yaratılış Meselesi: Filozof monist ( birci) bir âlem telakkisi ile yaratıcıyı ve yaratılışı kabul eder.

II. Allah’ın Bilgisi Meselesi: Bu konu filozofun din felsefesinin temelini oluşturur. Allah zatını bilir, zatını bilmesi de varlığı gerektirir. Fakat Allah zatını bildiği gibi, zatından başkalarını da bilir.

III. Maâd ( Ahiret) Meselesi: İbn Sina’ya göre insan ruhu manevi bir cevherdir, basittir ve yok edilemez. Bedenin yok edilmesinden sonra devam eder.

IV. Peygamberlik Meselesi: İbn Sina’ya göre peygamberler; arifler ve sıdıklardandır. Bir toplum ve medeniyet kurmuş olan insanlığın sosyal hayatı adaletle mümkündür. Bütün insanları adalet fikrinde birleştirmek için de Nebi’ye ihtiyaç vardır.


KAYNAKÇA

• İslam Ansiklopesi , “İbn Sina “ Maddesi

• Diyanet İslam Ansiklopesi, “ İbn Sina” maddesi

• Fhilip Hitti, Siyasal ve Kültürel İslam Tarihi

• Necip Taylan, Ana Hatlarıyla İslam Felsefesi

• Abu Ali el- Hüseyin “El- Kanun Fı’t Tıb “ İsimli Eserinden İlaç Formülleri/ İbn Sina, (Çev. Arif Pamuk), Bahar Yay., İstanbul, 1971

KOÇ BURCUNUN ÖZELLİKLERİ

KOÇ BURCUNUN KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ İYİ VE KÖTÜ (GÖLGE) YANLARI
Anahtar kelime: Ben

Şifre: Bağımsız olmalı ve bireysel farkındalığımı artırmalıyım.

İlke: Eylem Olumlu uygulama: İnisiyatif Olumsuz uygulama: Tepkisellik

Özellikleri: Atılgan, etkin, tepkisel, enerjik, aceleci, hızlı, kendine aşırı güvenen, serüvenci, girişken, cesur, iddialı, dikkafalı, açık sözlü, dürüst, kendine dönük, agresif, saldırgan, çabuk öfkelenen, dikkatsiz, kavgacı, kaba, alaycı.

Koç Zodyak'ın ilk burcudur ve yeni başlangıçları temsil eder. Girişimci, atılımcı ve yeniliklere açıktır. Sıfırdan yeni bir şeyi ya da büyük bir projeyi başlatabilir ama detaylara inemediği için tamamlamakta zorlanır. Toprak elementi burçların gerçekçi ve pratik yaklaşımı detaylarda başarılı olmasına, sabit elementi burçların kararlılığı ise başladığı işlere devam etmesinde yardımcı olur. Kendi işinin başında olmak ya da en azından, yeni bir alanda öncülük etmek ister. Kimsenin ona patronluk yapmasına tahammül edemez. Yarışmayı ve rekabeti sevdiği için galip gelmek, her konuda önde olmak ister. Servet ve rahatlıktan çok ün peşinde koşar. Harekete geçmeden önce daha çok düşünme ve plan yapma alışkanlığı edinirse çok daha başarılı olabilir.

Her zaman acelesi varmış gibi bir izlenim bırakır. Ateş elementi olduğundan canlı ve isteklidir. Öncü nitelik taşıdığı için de eyleme yönelik ve hareketlidir. İddialıdır, her şeyi en iyi kendisinin bildiğine inanır ve dikkafalıdır. İlişkilerinde yöneten taraf olmak ister ve bağımsızlığına çok düşkündür.

Fazla düşünmeden, kavga eder gibi konuşabilir ve açık sözlülüğüyle insanları kırabilir. Konuşması akıcıdır ama karşısındakini etkilemek için abartıya kaçabilir. Başkalarına yardım etmeyi sevse bile temelde kendine dönüktür. Aslan burcu gibi egosu gelişmiştir ve kendini beğenir.

Mars tarafından yönetildiğinden Mars'ın özellikleri çok belirgindir. Mars enerji verir, gerilim yaratır ve tehlikeyi sever. Bu yüzden ateşli, cesur, saldırgan, cüretkar ve kavga etmeye meyilli olabilir. Çabuk parlayan bir yapısı vardır ama asla kinci değildir ve siniri çok çabuk geçer.

Gölge ve Sentez Burç





Astroloji sadece doğduğunuz anda Güneş’inizin hangi burçta olduğu değil, daha fazla ensturmanı olan,daha komplike bir bilgidir. Astrolojide kullandığımız ensturmanlarla (Evler,gezegenler,sabit yıldızlar,paranlar,orta noktalar….vs) önce kişiye kişiliği hakkında bilgi verilebildiği gibi öngörü aracı olarakta kullanılabilmektedir. Bugün öngörü araçlarından değil ama kişilinizi oluşturan oldukça önemli etkenlerden biri olan Gölge ve Sentez Burçtan bahsedeceğim sizlere.

Sentez burcunuz, doğum haritanızda en fazla değer alan nitelik ve en fazla değer alan elementin karşılık geldiği burçtur. Sentez burcunuz güneş burcunuz kadar önemlidir çünkü kişiliğinizin baskın yönlerine işaret eder. Sentez burcunuzun etkilerini ortaya koyarken extra bir çaba sarf etmezsiniz. Kendiliğinizden doğal bir şekilde sentez burcunuzun özelliklerini yansıtırsınız.

Gölge Burç ise; en az değer alan nitelik ile en az değer alan elementin karşılık geldiği burçtur. Gölge burç hayatınızda ve kişiliğinizde eksik olan, tamamlanması gereken, hatta belki öğrenmeniz gereken özelliklerdir. Sentez burcunuz sizde var olmayan,minimum özellikler olduğu için bir şekilde bunu telafi etmemiz gerekir ama nasıl? İşte işin güzel tarafı,hatta bunu hayatınızda ki insanları gözlemleyerek sonuçlara sizde şaşırabilirsiniz. Gölge burcunuzun işaret ettiği burçtan kişileri veya o burca ait özellikleri taşıyan insanları hayatınıza çekersiniz. Örnek verecek olur ise, gölge burcunuz Koç ise, ya koç burcu insanları hayatınıza daha çok çekebilir veya Koç burcu özelliklerine sahip kişilere hayatınızda bilinçsizce yer verirsiniz. Çünkü eksik olan yönlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.

Peki Sentez ve Gölge burcun hesaplamasını nasıl yaparız? Bunu açıklamadan önce Element ve Niteliklerden bahsetmek gerek. Astrolojide 4 element doktrini kullanılır. Bunlar Ateş,Hava,Toprak,Su.

Ateş: Koç,Aslan,Yay
Hava; Kova,Terazi,İkizler
Toprak; Boğa,Oğlak,Başak’tır.

Niteliklerine göre ise Burçlar; Öncü,Sabit, Değişken olarak ayrılırlar.
Öncü Burçlar; Koç,Terazi,Yengeç,Oğlak
Sabit Burçlar; Boğa,Akrep,Aslan,Kova
Değişken Olanlar ise;  İkizler,Başak,Balık,Yay burçlarıdır.

ATEŞ+ÖNCÜ = KOÇ                                                     
TOPRAK+ SABİT= BOĞA                                             
HAVA+ DEĞİŞKEN= İKİZLER                                    
SU+ ÖNCÜ: YENGEÇ                                                                                                      HAVA+SABİT=    KOVA
TOPRAK+ DEĞİŞKEN= BAŞAK  
 HAVA+ ÖNCÜ= TERAZİ      
 SU+SABİT=  AKREP    
ATEŞ+ DEĞİŞKEN= YAY 
TOPRAK+ÖNCÜ= OĞLAK  
ATEŞ+SABİT= ASLAN
 SU+DEĞİŞKEN= BALIK                


Aslında çok karışık değil, hatta bir çoğu bildiğiniz ve aşina olduğunuz şeyler. Peki sıra geldi gölge ve sentez burcumuzu hesaplamaya.  Öncelikle doğum haritamızı çıkartmanız gerekiyor. Bunun için www.astro.com’dan veya bana ulaşın kısmından mail atabilirsiniz. Doğum haritanızı çıkartmanız için Doğum yeriniz, doğum tarihiniz ve doğum saatinizi biliyor olmanız oldukça önemli. Doğum haritanızı çıkarttıktan sonra;

Yükselen Burcunuza, Güneş Burcunuza ve Ay burcunuza 3 Puan vereceksiniz
Tepe noktası,Merkür, Mars, Venüs, Merkür Jüpiter ve Satürn’e ise 1 Puan vereceksiniz.

Bu kısmı bir örnek ile yapalım, daha kolay anlaşılabilmesi için. Aşağıda benim kendi doğum haritam bulunmaktadır… 






Şekilden devam edecek olur isek;

Yükselen, güneş ve ay burcumuza 3’er puan veriyordur.
Yükselen Akrep. Su grubu Sabit bir burç 3 Puan
Güneş Boğada. Toprak grubu ve Sabit bir burç 3 Puan
Ay Koç Burcunda. Ateş grubu Öncü bir burç 3 Puan
Tepe Noktası Aslan burcu. Sabit ve Ateş grubu 1 Puan
Mars Akrep burcunda: Su grubu ve Sabit bir burç 1 Puan
Venüs Koç Burcunda; Ateş grubu ve Öncü bir burç 1 Puan
Jüpiter; Oğlak burcunda. Toprak grubu Öncü bir burç 1 puan
Satürn; Akrep burcunda. Su grubu sabit bir burç 1 Puan
Merkür Koç Burcunda; Öncü ve Ateş Grubu 1 Puan

Buradan Toplayacak olur isek;

Su Grubu: 5 Puan Alır
Toprak Grubu; 4 Puan Alır
Ateş Grubu 6 Puan alır
Hava Grubu 0 Puan

Niteliklere Bakalım;

Öncü burçlar ; 5 puan
Sabit Burçlar; 9 Puan
Değişken burçlar; 0 Puan

Sentez burç; haritamızda ki en yüksek element ile en yüksek niteliğin karşı geldiği burç ise; Ateş+Sabit bu da Aslan burcuna tekamül eder. Demek ki karakterim üzerinde Aslan burcunun etkileri de yoğun bir şekilde bulunmaktadır.

Gölge burç ise; En az element ile en az nitelik toplamı ise; Hava+Değişken; İkizler burcuna Tekamül eder. Demek ki hem kişiliğim üzerinde ikizler etkileri çok ama çok az bunun yanı sıra, ikizler burcu özelliklerini yansıtan insanları hayatıma çekebildiğim gibi, İkizlerin sembolize ettiği Hava grubu ve değişken nitelikte ki insanları da hayatıma bol miktarda çekebiliyorum. Kendimde ki bu eksikliği hayatıma dahil ettiğim insanlarla gideriyorum…

İşte bu da Astroloji’de öngörü aracı olarak kullanılmasa da karakter tahlillerinde başvurduğu 10larca araçtan sadece bir tanesi…


Not: Teşekkür etmek için aşağıda yer alan reklama tıklamanız yeterlidir.

Güneş sisteminde büyüklük sırası

Biraz da bilim dünyasına göz atalım ve uzayda ne kadar büyük bir yer işgal ettiğimizi hayal etmeye çalışalım. İşte dünya, işte diğer gezegenler, işte güneş ve samanyolu..
Uzayda sayıları 300 milyarı bulan sayıda galaksi vardır.
Güneş sisteminin içinde bulunduğu Samanyolu küçük bir galaksidir.
Samanyolu Galaksisinin içinde yer alan Güneş, diğer yıldızlara göre hayli küçük bir ebada ve sisteme sahiptir.
Güneş’in çapı dünyanın çapının 103 katıdır.
Önce resimlerle gezegenlerin Güneş’e ve birbirlerine kıyasla büyüklüklerine bakalım. Sonra da gezegenlerin ana özelliklerine bir göz atalım.
1) Merkür: En küçük ikinci gezegen. MÖ 3000′den (Sümerler) itibaren biliniyor.
Merkür Güneş sistemi’nin Güneş’e en yakın gezegenidir. Büyüklük açısından 9 gezegen arasında sekizinci sırayı alır, yalnız Plüton Merkür’den daha küçüktür. Adını Roma mitolojisinde ticaret ve yolculuk tanrısı ve tanrıların habercisi olarak bilinen Merkür’den alır. Çıplak gözle izlenebilen 5 gezegenden biri (diğerleri Venüs, Mars,Jüpiter ve Satürn, ) olarak eski çağlardan beri insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Yer benzeri ya da ‘kaya’ yapılı gezegenler sınıfına girmektedir. Güneş’e yakınlığı nedeniyle yeryüzünden izlenmesi güçtür ve hakkında bilinenler sınırlıdır. Uydusu bulunmamaktadır.
2) Venüs: Yazılı tarihten bu yana biliniyor
Venüs Gezegeni (Arapça kökenli eski adıyla Zühre, Hristiyanlık öncesi Roma Astrolojisinde Lucifer), Güneş Sistemi’nde Güneş’e uzaklık bakımından ikinci gezegendir. Eski Roma tanrıçası Venüs’ün (Eski Yunan Mitolojisi’nde Afrodit) adını almıştır.
Büyüklüğü açısından Dünya ile benzerlik gösterdiğinden Dünya ile kardeş gezegen olarak da bilinmektedir. Gökyüzünde Güneş’e yakın konumda bulunduğundan ve yörüngesi Dünya’nınkine göre Güneş’e daha yakın olduğundan yeryüzünden sadece Güneş doğmadan önce veya battıktan sonra görülebilir. Bu yüzden Venüs Akşam Yıldızı veya Sabah Yıldızı olarak da isimlendirilir. Bir diğer adı da ‘Çoban yıldızı’dır. Görülebildiği zamanlar, gökyüzündeki en parlak cisim olarak dikkat çeker.
3) Dünya: İnsanoğlu’nun kendisini bildiğinden bu yana varlığı bilinir.
Yer (yaygın kullanılan Arapça kökenli diğer adı ile Dünya, eski dilde Arz), Güneş sistemi’nin Güneş’e uzaklık açısından üçüncü sıradaki gezegenidir. Üzerinde yaşam barındırdığı bilinen tek doğal gök cismidir. Katı ya da ‘kaya’ ağırlıklı yapısı nedeniyle üyesi bulunduğu yer benzeri gezegenler grubuna adını vermiştir. Bu gezegen grubunun kütle ve hacim açısından en büyük üyesidir. Büyüklükte, Güneş sistemi’nin 9 gezegeni arasında gaz devlerinin büyük farkla arkasından gelerek beşinci sıraya yerleşir. Tek doğal uydusu Ay’ dır.
4) Mars: Kızıl gezegen. Tarih öncesi çağlarda gökbilimciler tarafından görüldü.
Mars, (eski adıyla Merih), Güneş Sistemi’nin dördüncü gezegenidir. İsmi Eski Roma’daki savaş tanrısı Mars’tan gelmektedir (Bu Tanrı Eski Yunan Mitolojisinde Ares’e karşılık gelir). Gece temiz bir havada basit bir teleskopla kırmızılığı görülebilir.
5) Jüpiter: Güneş Sistemi’ndeki en büyük gezegen. Antik çağlardan beri biliniyor.
Jüpiter (Erendiz, Müşteri) Güneş sisteminin en büyük gezegenidir. Güneşten uzaklığa göre 5. sırada yer alır. Adını Roma tanrılarının en büyüğü Jüpiter’den alır. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve gaz devleri sınıfına girmektedir.
6) Satürn: En büyük ikinci gezegen. Halkaları ilk olarak 1610′da Galileo tarafından gözlemlendi.
Satürn Güneş sisteminin güneşten uzaklık sırasına göre 6. gezegenidir. Büyüklük açısından Jüpiter’den sonra ikinci sırada gelir. Adını Roma tarım tanrısı Saturnus’tan alır. Arapça kökenli Zühal adı Türkçe’de giderek daha az kullanılmaktadır. Sekendiz olarak da bilinir. Çıplak gözle izlenebilen 5 gezegenden biri (diğerleri, Merkür, Venüs, Mars, ve Jüpiter) olarak eski çağlardan beri insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve gaz devleri sınıfına girmektedir.
7) Uranüs: Çap olarak üçüncü büyük gezegen. 1690′da John Flamsteed tarafından kayıtlara geçti.
Uranüs Güneş sisteminin Güneş’ten uzaklık sırasına göre 7. gezegenidir. Çap açısından Jüpiter ve Satürn’den sonra üçüncü, kütle açısından bu iki gezegen ve Neptün’ün ardından dördüncü sırada gelir. Adını Yunan mitolojisi’ndeki gökyüzü tanrısı Uranos’tan (Yunanca’da Οὐρανός, Latinceleştirilmiş şekli ile Uranus) alır. 1781 yılında William Herschel tarafından bulunmuştur. Gaz devleri sınıfına girmektedir
8) Neptün: Çap itibarıyla dördüncü büyük gezegen. 28 Aralık 1612′de Galileo tarafından keşfedildi.
Neptün Güneş sisteminin Güneş’ten uzaklık sırasına göre 8. gezegenidir. Kütle açısından Jüpiter ve Satürn’den sonra üçüncü, çap açısından bu iki gezegen ve Uranüs’ün ardından dördüncü sırada gelir. Adını Roma deniz tanrısı Neptunus’tan alır. 1846 yılında Urbain Le Verrier ve Johann Gottfried Galle tarafından bulunmuştur. Gaz devleri sınıfına girmektedir.
9) Pluto: Güneş Sistemi’nde bilinen en küçük gezegen. 18 Şubat 1930′da Clyde Tombaugh tarafından keşfedildi.
Plüton, Güneş sistemindeki dokuzuncu gezegendir. Güneş sistemindeki en küçük gezegen olduğu için ve dışmerkezli bir yörüngeye sahip olduğu için, bir gezegen olup olmadığı konusunda tartışmalar çıkmıştır. Ancak bu konudaki tek kabul gören otorite, Uluslararası Gökbilim Birliği (International Astronomical Union; IAU), Plüton’u gezegen olarak sınıflandırmıştır.
Gezegen, Arizona Lowell Gözlemevi’nde astronom Clyde Tombaugh tarafından 18 Şubat 1930 tarihinde keşfedilmiştir. Tombaugh, Plüton’u Neptün’ün yörüngesindeki anormallikleri açıklayabilecek bir gök cismini ararken bulmuştur.
Güneş sisteminin Sedna sayılmazsa en uzak gezegenidir. Büyüklüğü Ay’ın 1/6 sı kadardır. Yoğunluğu suyun 2 katıdır. Ekliptikle en fazla açıyı yapan gezegendir. Bu yüzden 1978-2000 yılları arasında Güneş’e Neptün’den daha yakın olmuştur. Uzun süre tek bilinen uydusu Charon olarak kaldı. 2005 yılında 2 küçük uydusu daha bulundu . Charon, Plüton’a, Ay’ın dünyaya yaptığı gibi hep aynı yüzünü gösterir.
10) 2003 UB313: Büyüklüğü hâlâ net olarak anlaşılamadı
Plüton’dan büyük bir kütlesi olduğu sanılmaktadır. 10. gezegen olarak adlandırılması araştırılmaktadır. Gezegen olarak daha tanımlanmadığı için bir isim konmamıştır.
(Gezegen özellikleri wikipedia.org sitesinde yer alan bilgiler esas alınarak verilmiştir. Mavi renkli ve altı çizili kısımlara tıklayarak, söz konusu siteden daha geniş bilgiye ulaşmanız mümkündür.)
Bu da samanyolunun tahmini büyüklüğü..

Venüs Gezegeni

Venüs Gezegeni


Venüs Gezegeni

Venüs, Merkür’den sonra güneşe en yakın 2. gezegendir. Kütlece dünyaya yakın bir büyüklüktedir. Ve kendisine ait bir atmosfere sahiptir. Gün doğumunda ve gün batımında güneşe yakın olarak, dünyadan çıplak gözle rahatlıkla görülebilir (Halk tarafından Çoban Yıldızı olarak ta bilinir). Güneş ve aydan sonraki en parlak gök cismidir. Venüs’ün diğer gezegenlerden farklı ve ilginç yanları vardır, bunlardan en ilginci 1 yılının 1 gününden daha uzun olmasıdır. Yani güneş etrafındaki dönme hızı kendi ekseni etrafındaki dönme hızından daha fazladır. Güneş etrafındaki dönme süresi 224 gün, kendi ekseni etrafında dönme süresi ise 243 gündür. Ayrıca Venüs diğer gezegenlerin tam tersi yönde dönmektedir. Diğer gezegenlerin hepsi saat yönünde dönerken Venüs saatin tersi yönünde ve çok yavaş bir şekilde dönmektedir. Bu farklılıkların nedeni hala anlaşılabilmiş değildir. Çıplak gözle çok rahat görüle bildiği halde en iyi teleskopla bile yüzeyi incelenemez. Bunun nedeni çok yoğun bir atmosfere sahip olmasıdır. %93 oranında CO2 (karbon di oksit) ve %2 oranında N2 (azot) ile az miktarda değişik gazlardan oluşmuş olan atmosfer güneşten gelen ışınları bir ayna gibi geri yansıtır. Bu olay gezegene müthiş bir parlaklık kazandırırken, yüzeyinin incelenmesini zorlaştırır.


Venüs’ün yoğun atmosferi nedeni ile basıncıda çok yüksektir. Yaklaşık olarak dünyadakinden 100 kat daha fazla basınca sahiptir. Atmosfer yoğunluğu ise dünyadakinin 70 katı kadardır. Ayrıca atmosferinde azda olsa yer alan H2SO4 ve HCL gibi asitler yağmur şeklinde gezegen üzerine yağmaktadır. Bu nedenle dünya üzerindeki hiçbir canlının bu gezegende yaşayabilmesi mümkün değildir. Venüs güneşe yakınlık açısından Merkür’den daha uzak olmasına rağmen sıcaklığı daha yüksektir. Bunun nedeni atmosferinin olmasıdır. Bu yoğun atmosfer güneşten gelen ışınların büyük bir bölümünü geri yansıtsa da küçük bir kısmını içeri alır ve dışarı çıkmasına izin vermez bu da sera etkisi yaparak gezegenin günden güne ısınmasına neden olmaktadır.


Gezegenin şu anki sıcaklığının 325 C° ‘nin üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.
Venüs yüzeyi hakkında Amerikan Mariner ve Rus Venera sondaları inceleme amaçlı kullanılmış ve kızıl ötesi de olsa yüzey resimleri çekilmiştir. Bu resimlerden Venüs yüzeyinin düz ovalar, vadiler ve derin olmayan kraterlerle kaplı olduğu anlaşılmıştır.


Gezegen üzerinde Ishtar Terra ve Aphrodite Terra adını taşıyan iki yüksek plato gezegenin %11′ ini kaplamaktadır. Kraterlerin derin olmamasının nedeni gezegenin ,yoğun atmosferi sayesinde kendisine çarpacak olan meteorların hızını kesebilmiş olmasıdır.


Güneşe Olan Uzaklığı 108.000.000 km
Yarı Çapı 6051.8 km
Kütlesi 4.86 x 1024 kg
Yoğunluğu 5243 kg/m3
Atmosferik Basınç 60 atü
Sıcaklığı 231 K°
Görünür Parlaklığı -4 m
Güneş Etrafında Dönme Süresi 224 gün
Kendi Ekseninde Dönme Süresi 243 gün
Dönme Hızı 35.02 km/sn
Yörünge Özellikleri

Yarı büyük eksen 108.210.000 km.
0,723 A.B.
Günberi 107.480.000 km.
0,718 A.B.
Günöte 108.940.000 km.
0,728 A.B.
Yörünge dışmerkezliği 0,006
Yörünge eğikliği 3,39o
Dolanma süresi 224,7 gün
0,615 yıl
Kavuşum süresi 583,92 gün
Yörünge hızı
ortalama35,02 km/saniye

Gözlem Özellikleri

Görünür parlaklık
en yüksek
-4,4
en düşük -3,3

Yer'e en yakın konumda
Yer'e Uzaklık 38.200.000 km.
0,25 A.Ü.
Görünür çap 66 ark saniye

Yer'e en uzak konumda
Yer'e Uzaklık 261.000.000 km.
1,74 A.Ü.
Görünür çap 9,7 ark saniye

Fiziksel Özellikler

Ekvator çapı12103,6 km.
(0,95 x Yer)
Basıklık 0
Hacim 0,086 x Yer
Kütle 0,0815 x Yer
Yoğunluk 5,24 g/cm3
(0,95 x Yer)
Eksen eğikliği 177,36o (ters dönüş)
Dönme süresi -243 gün (ters yönde)
Yerçekimi 8,87 m/s2
(0,91 x Yer
Kurtulma hızı 10,36 km/saniye
(0,93 x Yer)
Beyazlık
(albedo)0,65
Yüzey sıcaklığı
ortalama
737 K (464oC)

Venüs (Zühre, eski Türkler'de Gök Göbeği, Çivi, Gök Çivisi, Kırgızlar'da Demirkazık, Moğol ve Tunguzlar'da Altın Direk, Roma Astrolojisi'nde Lucifer), Güneş'e uzaklık bakımından ikinci gezegendir. Eski Roma tanrıçası Venüs'ün (Eski Yunan Mitolojisi'nde Afrodit) adını almıştır.
Büyüklüğü açısından Dünya ile benzerlik gösterdiğinden Dünya ile kardeş gezegen olarak da bilinmektedir. Gökyüzünde Güneş'e yakın konumda bulunduğundan ve yörüngesi Dünya'nınkine göre Güneş'e daha yakın olduğundan yeryüzünden sadece Güneş doğmadan önce veya battıktan sonra görülebilir. Bu yüzden Venüs Akşam Yıldızı veya Sabah Yıldızı olarak da isimlendirilir. Bir diğer adı da 'Çoban yıldızı'dır. Görülebildiği zamanlar, gökyüzündeki en parlak cisim olarak dikkat çeker.


GEZEGENLER -gezegenler ve evren hakkında bilgiler

GEZEGENLER -gezegenler ve evren hakkında bilgiler




Büyük bir gezegen



Jüpiter (Müşteri) Güneş sisteminin en büyük gezegeni. Güneşten uzaklığa göre beşinci sırada. Adını Roma tanrılarının en büyüğü Jüpiter'den alır. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve gaz devleri sınıfına girmektedir.Jüpiter gerek çap, gerekse kütle açısından güneş sistemindeki en büyük gezegendir. Nispeten düşük olan yoğunluğu (suyun yoğunluğunun 1,33 katı), gezegenin akışkan yapısı ve kendi çevresindeki dönüş hızının yüksekliği nedeniyle, Satürn kadar olmasa da ekvatorda geniş, kutuplarda basık elipsoid görünüme sahiptir
Jüpiter gezegeni

Mars Resimleri
Mars (eski adıyla Merih), Güneş Sistemi'nin dördüncü gezegenidir. İsmi Eski Roma'daki savaş tanrısı Mars'tan gelmektedir (Bu Tanrı Eski Yunan Mitolojisinde Ares'e karşılık gelir). Gece temiz bir havada basit bir teleskopla kırmızılığı görülebilir.Mars'ın 1877 yılında Amerikan astronom Asaph Hall tarafından keşfedilen Phobos ve Deimos adında iki uydusu vardır. Bu uyduların nasıl oluştukları bilinmemekle beraber, Mars'ın kütle çekim alanına kapılmış asteroitler oldukları düşünülmektedir. Bu uyduların isimleri Eski Yunan Mitolojisinde Ares'in Afrodit'ten olma iki oğlu Phobos ve Deimos'tan gelmektedir
Mars Gezegeni



Mars'ın yakın görünümü



Nasa'nın araştırma robotu Pathfinder

Mars Resimleri
Mars (eski adıyla Merih), Güneş Sistemi'nin dördüncü gezegenidir. İsmi Eski Roma'daki savaş tanrısı Mars'tan gelmektedir (Bu Tanrı Eski Yunan Mitolojisinde Ares'e karşılık gelir). Gece temiz bir havada basit bir teleskopla kırmızılığı görülebilir.Mars'ın 1877 yılında Amerikan astronom Asaph Hall tarafından keşfedilen Phobos ve Deimos adında iki uydusu vardır. Bu uyduların nasıl oluştukları bilinmemekle beraber, Mars'ın kütle çekim alanına kapılmış asteroitler oldukları düşünülmektedir. Bu uyduların isimleri Eski Yunan Mitolojisinde Ares'in Afrodit'ten olma iki oğlu Phobos ve Deimos'tan gelmektedir
Jüpiterin uyudusu Io farklı açılardan görülüyor



Jüpiterin uyudusu Io'nun Resimleri

sayfada toplam 4 resim var. (Şu anda gösterilen 1 ile 4 arası)


Güneş'e en yakın gezegendir.


Merkür (Utarit) Güneş sistemi'nin Güneş'e en yakın gezegenidir. Büyüklük açısından 9 gezegen arasında sekizinci sırayı alır, yalnız Plüton Merkür'den daha küçüktür. Adını Roma mitolojisinde ticaret ve yolculuk tanrısı ve tanrıların habercisi olarak bilinen Merkür'den alır. Çıplak gözle izlenebilen 5 gezegenden biri (diğerleri Venüs, Mars,Jüpiter ve Satürn, ) olarak eski çağlardan beri insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Yer benzeri ya da 'kaya' yapılı gezegenler sınıfına girmektedir. Güneş'e yakınlığı nedeniyle yeryüzünden izlenmesi güçtür ve hakkında bilinenler sınırlıdır. Uydusu bulunmamaktadır
Güneşin önünden geçişi sırasında çekilmiş bir forotğraf



Koyu bir yüzeyi vardır.








Neptün Gezegeni (GezegenlerMERNeptün Güneş sisteminin Güneş'ten uzaklık sırasına göre 8. gezegenidir. Kütle açısından Jüpiter ve Satürn'den sonra üçüncü, çap açısından bu iki gezegen ve Uranüs'ün ardından dördüncü sırada gelir. Adını Roma deniz tanrısı Neptunus'tan alır. 1846 yılında Urbain Le Verrier ve Johann Gottfried Galle tarafından bulunmuştur. Gaz devleri sınıfına girmektedir.Güneşe olan uzaklığından dolayı Neptün gezegeni hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır. Fakat gezegenin yakınlarından geçen Voyager 2 uzay sondasından alınan bilgilere göre, gezegen 22300 km lik yarı çapa sahiptir ve kendi ekseni etrafındaki dönüşünü 17.24 saatte tamamlamaktadır.Bu kategoride Neptün gezegeni hakkında bilgileri ve resimleri bulabilirsiniz.
PLÜTON
Güneş

Plüton Gezegeni (Gezegenler)
Plüton, Güneş sistemindeki bir cüce gezegen.24 Ağustos 2006 tarihine dek Güneş Sistemi'ndeki en küçük gezegen (28000 km) olarak kabul edilmiştir. Plüton'un dışmerkezli bir yörüngeye sahip olması onun bir gezegen olup olmadığı konusunda yıllar süren tartışmalar yaratmıştır. 24 Ağustos 2006'ya kadar Uluslararası Gökbilim Birliği (International Astronomical Union; IAU), Plüton'u bir gezegen olarak sınıflandırmıştır. Ancak, aynı dernek 24 Ağustos 2006 tarihinde Prag'da yaptığı toplantıda Plüton'u gezegen sınıfından çıkarak "Cüce Gezegen" sınıfına koymuştur. Plüton, yeni kabul edilen "Güneş’in etrafında dönen, yuvarlak şekil alacak kadar kütleçekime sahip, yörüngesinde kendi bağımsız ekosistemini sürdürebilen göktaşları gezegendir." şeklindeki gezegen tanımmına uymadığı için ve Plüton'un yörüngesinin Neptün’le kesişmesi nedeniyle gezegen sınıfından çıkartılmıştır
Satürn Güneş sisteminin güneşten uzaklık sırasına göre 6. gezegenidir. Büyüklük açısından Jüpiter'den sonra ikinci sırada gelir. Adını Roma tarım tanrısı Saturnus'tan alır. Arapça kökenli Zühal adı Türkçe'de giderek daha az kullanılmaktadır. Sekendiz olarak da bilinir. Çıplak gözle izlenebilen 5 gezegenden biri (diğerleri, Merkür, Venüs, Mars, ve Jüpiter) olarak eski çağlardan beri insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta
Satürn Güneş sisteminin güneşten uzaklık sırasına göre 6. gezegenidir. Büyüklük açısından Jüpiter'den sonra ikinci sırada gelir. Adını Roma tarım tanrısı Saturnus'tan alır. Arapça kökenli Zühal adı Türkçe'de giderek daha az kullanılmaktadır. Sekendiz olarak da bilinir. Çıplak gözle izlenebilen 5 gezegenden biri (diğPlüton, Güneş sistemindeki bir cüce gezegen.24 Ağustos 2006 tarihine dek Güneş Sistemi'ndeki en küçük gezegen (28000 km) olarak kabul edilmiştir. Plüton'un dışmerkezli bir yörüngeye sahip olması onun bir gezegen olup olmadığı konusunda yıllar süren tartışmalar yaratmıştır. 24 Ağustos 2006'ya kadar Uluslararası Gökbilim Birliği (International Astronomical Union; IAU), Plüton'u bir gezegen olarak sınıflandırmıştır. Ancak, aynı dernek 24 Ağustos 2006 tarihinde Prag'da yaptığı toplantıda Plüton'u gezegen sınıfından çıkarak "Cüce Gezegen" sınıfına koymuştur. Plüton, yeni kabul edilen "Güneş’in etrafında dönen, yuvarlak şekil alacak kadar kütleçekime sahip, yörüngesinde kendi bağımsız ekosistemini sürdürebilen göktaşları gezegendir." şeklindeki gezegen tanımmına uymadığı için ve Plüton'un yörüngesinin Neptün’le kesişmesi nedeniyle gezegen sınıfından çıkartılmıştır

erleri, Merkür, Venüs, Mars, ve Jüpiter) olarak eski çağlardan beri insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan
VENÜS
Venüs (Zühre, eski Türkler'de Gök Göbeği, Çivi, Gök Çivisi, Kırgızlar'da Demirkazık, Moğol ve Tunguzlar'da Altın Direk, Roma Astrolojisi'nde Lucifer), Güneş'e uzaklık bakımından ikinci gezegendir. Eski Roma tanrıçası Venüs'ün (Eski Yunan Mitolojisi'nde Afrodit) adını almıştır.Büyüklüğü açısından Dünya ile benzerlik gösterdiğinden Dünya ile kardeş gezegen olarak da bilinmektedir. Gökyüzünde Güneş'e yakın konumda bulunduğundan ve yörüngesi Dünya'nınkine göre Güneş'e daha yakın olduğundan yeryüzünden sadece Güneş doğmadan önce veya battıktan sonra görülebilir. Bu yüzden Venüs Akşam Yıldızı veya Sabah Yıldızı olarak da isimlendirilir. Bir diğer adı da 'Çoban yıldızı'dır. Görülebildiği zamanlar, gökyüzündeki en parlak cisim olarak dikkat

Dünyamızın uzaydan görünüşü

Yer (Dünya, Yeryüzü, Acun, eski dilde Arz), Güneş sistemi'nin Güneş'e uzaklık açısından üçüncü sıradaki gezegeni. Üzerinde yaşam barındırdığı bilinen tek doğal gök cismidir. Katı ya da 'kaya' ağırlıklı yapısı nedeniyle üyesi bulunduğu yer benzeri gezegenler grubuna adını vermiştir. Bu gezegen grubunun kütle ve hacim açısından en büyük üyesidir. Büyüklükte, Güneş sistemi'nin 9 gezegeni arasında gaz devlerinin büyük farkla arkasından gelerek beşinci sıraya yerleşir. Tek doğal uydusu Ay' dır.Bu kategoride Dünyamızın uzaydan çekilmiş güzel resimlerini ve fotoğraflarını bulabilirsiniz


Isı ve Işık kaynağımız Güneş


Büyük bir gezegen


Resim: Ay Tutulması


Galaksiler uzay ve yıldız kümESİ
YAKIN PLANDAN GÖREBİLMEK İCİN RESİMLERİN ÜSTÜNÜ TIKLAYINIZ



Jüpiterin uyudusu Io farklı açılardan görülüyor






Jüpiterin uyudusu Io'nun Resimleri

The White Tree • Mısır Mitolojisi

The White Tree • Mısır Mitolojisi

İkinci bölüm ; Yunan Mitolojisi; http://www.thewhitetree.org/e107bb/viewtopic.php?t=6766
Üçüncü bölüm ; İskandinav Mitolojisi; http://www.thewhitetree.org/e107bb/viewtopic.php?t=6804

BAŞLARKEN

Bu yazı dizisini benim gibi mitoloji severler için hazırlıyorum.Yazı 3 bölümden oluşup,Antik Mısır,Yunan ve İskandinav mitolojilerini kapsayacaktır.Uzun bir yazı dizisi olacağı için bazı yazım yanlışları olabilir.Bunları elimden geldiğince minimum seviyede tutmaya çalışacağım.Yazım hatası varsa uyarınız lütfen.Eğer beğenirseniz Yunan ve favorim olan İskandinav mitolojileri ile devam edeceğim.

MİTOLOJİ NEDİR?

Mitoloji kelimesi,yunanca mythos(masal - hikaye) ve logos (söz) kelimesinden yapılmıştır.Mitoloji,çok eski zamanlarda gelmiş ve yaşamış olan ulusların inandıkları tanrıların,kahramanların,devlerin ve perilerin hayat ve bahseden hikayelerdir.Her toplumun kendine özgü bir mitoloji maceraları vardır.Ve temsil ettiği topluluğun aynası gibidir.Mitolojiler toplumdan topluma farklılık gösterdiği gibi ortak yanlarda çok bulunmaktadır.Mitolojide geçen öykülerin hepsi hayal ürünü değildir.Birçok mitolojide geçen tufan olayı,yapılan kazı ve araştırmalar sonuçu gerçek olduğu ispatlanmıştır.

BÖLÜM 1 ; MISIR MİTOLOJİSİ
Resim

MISIR MİTOLOJİSİ'NE GİRİŞ
Mısır mitolojisi ve Mısır dini Hristiyanlık ve İslam dinlerinin yükselişinden önce, yaklaşık 3 bin yıldan uzun bir süre Mısır'daki insanların inançlarının ve dini uygulamalarının bütünüdür.Mısır Mitolojisinde tanrılar genellikle yarı hayvan,yarı insan şeklinde tasvir edilirdi.
Mısırlılar başlangıçta evrenin kaosun kara sularıyla dolu olduğuna inanırlardı.İlk tanrı,Re-Atum,aynı Mısır karasının Nil'in taşan sularından her sene ortaya çıkışı gibi sudan yükseldi ve ortaya çıktı.Re-Atum'dan Şu (hava) ve Tefnut (nem) ortaya çıktı.Şu ve Tefnut'un iki çocuğu olduğu zaman dünya yaratıldı;Nut (gök) ve Geb (yer).Şu ve Tefnut karanlıklarda gezerken kaybolunca insanlar yaratıldı.Zira Re-Atum gözünü onları aramaya gönderdi ve onlara kavuştuğunda döktüğü sevinç gözyaşları insanlara dönüştü. Osiris Re-Atum'un oğlu ve Mısır'ın kralıydı.Erkek kardeşi Seth ise evrendeki kötülüğü temsil etmekteydi.Osiris'i öldürdü ve kendisi kral oldu.Osiris'i öldürdükten sonra vücudunu parçalara ayırdı,fakat İsis bu parçalardan çoğunu kurtardı.Seth kendisini kral yapmış olsa da Osiris'in oğlu Horus tarafından yenilgiye uğratılmıştır.Yenilen Seth çöle sürülür ve fırtınaların tanrısı olur.Osiris,Anubis tarafından mumyalanmış ve ölülerin tanrısı olmuştur.Horus kral ve firavunların atası oldu.
Antik Mısır'da çok kompleks ve gelişmiş bir ahiret inancı ile birlikte ölü bedeni ve ruhu huzurlu bir ahiret hayatına hazırlamak için yapılan birçok ayin ve uygulama vardı.Ruh ve ahirete dair inanç özellikle vücudun korunmasında yoğunlaşmıştı.Buna göre tahnit ve mumyalama,kişinin kişiliğini ve kimliğini ahirette koruyabilmesi için uygulanmaktaydı.

Resim

MUMYALAMA İŞLEMİ

Mumyalama işlemi ölüyü öbür dünyadaki yaşamına hazırlamak için yapılan bir dizi törenden sadece başlangıç olanıdır.Bu işlem insanların yanı sıra boğa,timsah,kedi gibi hayvanlar içinde yapılmaktaydı.Arapça ve Farsça'da "Mumiya" doğada bulunan katran ve bunun karışımlarına denilir,ilaç olarak da kullanılırdı.Gerçekte ölünün bedenini konserve edercesine korumak için yapılan "Tahnit" işleminde katranın kullanılması,onu mumya ile eş anlamlı yapmıştır.
Mumyalama işlevi şöyle gerçekleştirilirdi:
Önce ölü yıkanır. Burnundan sokulan aletlerle beyin boşaltılır.
Göz ve ağız boşlukları,yağlı keten tamponlarla doldurulup göz kapakları kapatılırdı.
Rahip habeş denilen keskin bir opsidyenle vücudun sol tarafını açarak,içindekileri tamamen boşaltır ve bunları "Kanopik" denilen çömlek ve vazoların içine koyardı.Boşalan karın kısmı ve kadınların göğüs içleri,hurma şarabı ve kokulu bitkilerle temizlendikten sonra, reçine, tarçın,soğan ve kokulu mir ile karıştırılmış ağaç talaşı,yerleştirilirdi.
Açılan yerler dikildikten sonra Mısırlılar'ın "Net-jeryt" denilen ve Kahire yakınlarındaki bir vadide bulunan "Natron" tozu sodyum karbonat veya Sodyum Klorit (tuz) ile karıştırılan madde içinde 40 veya 70 gün(soylular için 272gün) bekletilirdi.Böylece vücuttaki nem absorbe edilir,organik yapı antiseptik korumaya alınırdı.Bir çeşit insan salamurası olan bu işlemin sonunda eller göğüste veya karın üzerinde birleştirilerek vücut yatar durumuna getirilir ve kurutulurdu.
Son dönemlerdeki inanca göre, ölünün ruhu Duat'taki bir mahkeme salonuna Anubis (mumyalama tanrısı) tarafından götürülür ve ölünün kalbi, ki kalbin kişinin ahlaki durumunun kayıdı olduğuna inanılırdı, Ma'at'ı (Hakikat ve Adalet) temsil eden bir tek tüye karşı tartılır. Eğer sonuç olumlu ise, ruh Osiris tarafından Aaru'ya götürülür, yok eğer sonuç olumsuzsa iblis Ammit (Kalp Yiyici),yarı timsah, yarı aslan ve yarı hippopotam tanrı, tartılmış olan kalbi yer (ve böylece yok eder) ve ruh Duat'ta kalmaya mahkûm edilir.

BÜTÜN MISIR TANRILARI
Yakınlaştır (Gerçek Boyutlar: 790 x 21)Resim

AMEN (Amon,Amun,Ammon,Amoun):"Amen",saklı olan demektir.Teb'in baş tanrısıdır.Eşi Ame -net'le birlikte ilk tanrılardan biridir.Kutsal hayvanları kaz ve koçtur.Orta Krallık döneminde sadece yerel bir tanrıydı ama Tebliler Mısır'a hakim olunca Amen önemli bir tanrı oldu.18.Hanedan'dan itibaren Tanrıların Kralı oldu.Ünlü Amen tapınağı Karnak,dünyanın en büyük dinî yapısıdır.Yeni Krallık boyunca Amen'in eşi Mut olarak kabul edildi.Bu ikilinin çocuğu Ay tanrısı olarak bilinen Khons(Chons)'tur.

AMEN-RA(Amon-Re): Amen rahipleri tarafından Yeni Krallık'a geçişi sağlaması için tasarlanmış karma bir tanrıdır.Bu Amen'in gücünü Ra'ya yansıtır.

ANUBİS(Anpu,Ano-Oobist): Anubis,Nephthys ve Seth'in(bazı efsanelere göre Osiris ve Isis'in) oğludur.Çakalların mezarlar etrafında dolaşması nedeniyle çakal başlı Anubis ölümle birlikte anılmıştır.Ölen Osiris'i mumyaladığı için mumyalama tanrısı olmustur.Görevi tüm ölüleri korumak ve yüceltmektir.Bu yüzden mumyalamayla görevli kişiler Anubis maskesi takarlar.Ölen kişi diğer dünyada yargılanırken ona yardım eder.

ANUKET: Yukarı Mısır'da,Elephantin yöresinde Khnum ve Sati'nin kızı olarak bilinir.Kutsal hayvanı ceylandır.Kuş tüyleriyle kaplı bir taç giyer ve soğuk su tanrıçasıdır.

APİS: Sadece hayvan olarak çizilen ender tanrılardan biridir.Egemenlik alanı Memphis'ti.Verimliliği temsil ederdi.Başında güneş diski ve uraeus yılanı bulunan bir boğa olarak çizilmiştir.

ATEN: 18.Hanedan zamanında IV.Amenhotep tek tanrı olan Aten'i yaymaya çalıştı.Hatta adını da Akhenaten(Aten'in sevgilisi) olarak değiştirdi.Aten her işinin ucunda bir el olan bir Güneş olarak çizilirdi ve hayatı temsil ederdi.Daha sonra Tutankhamon Mısır'da Aten inanışına son verdi.

BAST(Bastet): Bir Delta şehri olan Bubastis'te ortaya çıkan kedi tanrıça.Kediler evde beslenmeye başlandığında önemli bir tanrı oldu.Aslan tanrıça Sekhmet'in olumlu yansımasıdır.

EDJO: Yukarı Mısır'da Nekhbet'in eşi olarak bilinen,Aşağı Mısır'ın sembolü ve koruyucusu olan Delta'daki yılan tanrı.Firavunun tacının bir parçasıdır.

GEB(Seb): Shu ve Tefnut'un oğlu,Nut'un eşi olan Dünya Tanrısı.Kutsal hayvanı ve sembolü kazdı.Yeşil ve siyah derili bir adam olarak çizildi.(Bitkilerin ve verimli Nil çamurunun renkleri)

HATHOR(Het-Heru,Het-Hert): Eski zamanlardan beri tapılan inek şeklinde tasvir edilen tanrıça.İsmi "uzaktaki ev" veya "Horus'un evi" anlamına gelir.Gökyüzüyle bağlantılıdır.Edfu'da Horus'un eşi olarak bilinir.Teb'de ölüm tanrısıdır.Ama genel olarak aşk, neşe, dans, alkol tanrısı olarak kabul edilir.

HERU-RA-HA: Ra-Hoor-Khuit ve Hoor-Par-Kraat'tan oluşan karma tanrı.İsmi "Horus ve Ra'ya şükür" demektir.

HORUS(Hor): Mısır'ın en önemli tanrılarından biri,Osiris ve İsis'in oğludur.Çocukluğu boyunca Harpocrates(Hoor-Par-Kraat) ismini taşıdı.Hain amcası Seth'den babasının intikamini aldı ve tüm firavunların koruyucusu haline geldi.Yukarı Mısır'ın patron tanrısıdır.Seth'in Asağı Mısır'ın patron tanrısı olması nedeniyle Horus ve Seth'in savaşı,Aşağı ve Yukarı Mısır'ın savaşı haline gelmiştir.Behdet'te "Behdet Horus'u" olarak bilinir ve kanatlı bir güneş diski olarak temsil edilir.

İSİS(Auset): En önemli tanrıça;anneliği,tedaviyi ve büyüyü simgeler.Evrendeki en güçlü büyücüdür.Ra'nin kendisinden Ra'nin gizli adını öğrenmiştir.Osiris'in karısı Nephthys'in ikiz kardeşidir.Horus'un annesi,Horus'un oğlu Amset'in koruyucusudur.Isis Horus'u çocukluğu boyunca Seth'ten korumuştur.Egemenlik bölgesi Abidos'tur.

İMHOTEP: İmhotep,bir tanrı olmayıp,eski Mısır'da mimar, yazar, hekim, mucit ve firavun Djoser'in veziri olan efsanevi kişidir.Babası mimar Khanofer ve annesi Khereduankh'dır. Ronpetnofret adında bir eşi vardır. Dehasından ötürü sonraki Mısır nesilleri tarafından tanrısallaştırılmıştır.İmhotep ilk yapılan basamaklı piramidin mimarıdır.İmhotep Mısır'da iyi bir hekimdi. Tıbbın babası olarak kabul edilen Hipokrat'dan yüzyıllar önce modern tıbbı kullanmıştır.Bir rivayete göre İmhotep'in mezarının bulunamamasının sebebi ölmeden daha doğrusu öldürülmeden önce yaşadığı bir yasak ilişkiden sonra lanetlenerek diri diri mumyalanmasıdır.Ayrıca İmhotep'in ölürken geri dönüp dünyaya büyük bir kaos yaşatacağı konusunda yemin ettiği de rivayet edilmektedir.

KHNUM: Antinoe ve Elephantin'de koç başlı bir adam olarak bilinir.Eşi çesitli hikayelere göre Sati,Heqet veya Neith'dir.

KHONS(Chons): Muhteşem Teb üçlüsünün üçüncü üyesidir(ebeveynleri Amen ve Mut'la birlikte.)Ay tanrısı olarak bilinir.Karnak'ta ona adanmış bir tapınak vardır.

MAAT: Adalet tanrıçası.İsmi "Adalet","Evrensel Düzen" anlamına gelir.Kafasında bir devekuşu tüyü taşır.Bu tüy diğer dünyada,Osiris'in mahkemesinde,ölünün kalbi karşısında bir terazide tartılır.Bu tartılmaya göre ölünün ruhu cezalandırılır veya ödüllendirilir.

MONTH(Mentu,Men Thu): Amen yaygınlaşmadan önce Teb'deki ana tanrı.Şahin başlı bir insan olarak betimlenmiştir.Savaş tanrısıdır.

MUT(Auramooth): Amen'in karısı,Khons'un annesi.İsmi anne demektir.

NEFERTUM: Ptah ve Sekhmet'in genç oğludur.Taç giymiş veya bir nilüferin üzerine oturmus bir genç olarak çizilir.

NEITH(Net,Neit,Thoum-aesh-neith): Çok eski bir savaş tanrıçasıdır.Deltada zekilik tanrıçası olarak bilinir.Yunan mitolojisindeki Athena'yla eşleşir.Duamutef'in koruyucusudur.Timsah tanrı Sobek'in annesidir.

NEKHBET: Yukarı Mısır patron tanrıçasıdır.İkonografide bir akbaba olarak betimlenir.Kral ve kraliçenin tacının bir parçası,Edjo'nun eşidir.

NEPHTHYS(Nebt-het): Geb ve Nut'un en küçük çocuğu,Seth'in karısı,Anubis'in annesidir.Seth Osiris'i öldürdüğünde onu terketmiş,Osiris'in canlanması için İsis'e yardım etmistir.Hapi'nin koruyucusudur.

NUT(Nuit): Geb'in eşi,Shu ve Tefnut'un kızıdır.Gökyüzü tanrıçasıdır.Yeşil derili ve vücudu yıldızlarla kaplı bir kadın olarak resmedilmiştir.

OSİRİS(Ausar): Ölülerin koruyucusu ve yargılayıcısıdır.Abidos'da hüküm sürdü.Nut ve Geb'in ilk çocuğudur.Ra dünyayı terk ettiğinde dünyayı yönetmeye başladı ama Set onu öldürdüğünde İsis onu tekrar canlandırdı. Böylece Osiris yeraltı dünyasının hükümdarı oldu.Oğlu Horus onun intikamını Seth'le savaşarak ve onu yenerek aldı.Başındaki şapka Yukarı ve Aşağı Mısır'ın birliğini simgeler.

PTAH: Memphis'te Dünya'yı yarattığına inanılır.Bazı efsanelere göre Thoth'un emirleri altında çalıştığına ve cenneti ve dünyayı yarattığına inanılır.

RA: Günes tanrısı ve "Yaratıcı" olarak bilinir.Şahin başı nedeniyle bazen Horus'la eşleştirilir.Hakimiyet merkezi bugünkü Kahire olan Annu'ydu.5. Hanedan'dan itibaren firavunlara "Sa-Ra" (Ra'nın oğlu) ünvanı verildi.Shu ve Tefnut'un babasıdır.

RA-HORAKHTY(Ra-Hoor-Khuit): Karma tanrı.İsmi"Ufukların Horus'u olan Ra" demektir.

SATİ: Elephantin'de hüküm süren tanrıça,Khnum'un eşi ve Anuket'in annesidir.

SEKER: Işık Tanrısı.Ruhların Yardımcısıdır.Memphis'te Ptah'la eşleştirilir.Şahin başlı mumyalanmış bir adam olarak çizilir.

SEKHMET: Aslan tanrıça.Memphis'te Ptah'in eşi olarak bilinir.Ra'nın yarattığı Sekhmet,doğruluk tanrıçası olarak da bilinir.

SELKET(Serket,Serqet): Kafasında zehirli bir akrep bulunan güzel bir kadın olarak çizilmiştir.Kadınlara doğumda yardımcı olur,akrep tarafından sokulan insanların hayatını kurtarır.İsis'i Seth'ten korumak için Seth'e yedi akrep göndermistir.Qebhsenuef 'in koruyucusudur.Tutankhamon' un mezarındaki heykeli çok ünlüdür.

SET(Seth): Eskiden Aşağı Mısır'ın patron tanrısı olan Seth fırtına ve çöl tanrısı olarak bilinirdi.Kardeşi Osiris'i öldürerek Osiris'in oğlu Horus'un,İsis'in ve Nephthys'in düşmanlığını kazandı.Horus'la yaptığı savaşlar,aynı zamanda Asağı ve Yukarı Mısır'ın savaşı oldu.Bu savaşın sonunda Horus'a yenilerek çölde yaşamaya mahkum oldu.Mısır'ı çöllerden gelen yabancılardan koruduguna inanılır.

SHU: Rüzgarın ve atmosferin tanrısı.Ra'nın oğlu ve Tefnut'un kocası.

SOBEK: Arsinoe(Crocodilopolis)'de yaşayan timsah tanrı.Sobek 4 elementi de temsil ederdi (Ra'nın ateşi,Shu'nun havası,Geb'in toprağı,Osiris'in suyu).Ölüler Kitabı'nda Sobek'in Horus'un doğumuna yardım ettiği,dolayısıyla Seth'in yenilmesine yardımcı oldugu yazar.

TEFNUT: Bulutların tanrıçası,Ra'nın kızı ve Shu'nun eşidir.Kutsal hayvanı olan aslan başlı bir kadın olarak çizilir.

THOTH: Ay'ın,zamanın ve yazının tanrısı.Eşi Maat'tır.Thoth'un sekiz çocuğundan en önemlisi Amen'dir.Hiyeroglifleri icat ettiğine inanılır.

THOUERİS: Hippopotam tanrıça.Verimlilik sembolü.Çocukların doğumuna yardım eder.Eşi Bes'tir.


MISIR MİTOLOJİSİNDEKİ ÖNEMLİ TANRILAR

1)RA
Resim

Ra,Mısır mitolojisinde güneş tanrısıdır.Kutsal merkezi Heliopolis'dir.Genellikle başında bir disk bulunan şahin kafalı insan biçiminde canlandırılmıştır.Eski tanrı Atum'la bir tutularak,IV. sülale döneminde devlet tanrısı olmuştur.
Kefren'den başlayarak firavunlar,onun soyundan geldiklerini ilan etmişlerdir.
Ra daha sonra Horus'u da kapsamış ve Ra-Horakhty (ya da Ra-Horus) ismini almıştır.
Güneş Ra'nın sembolüdür; tüm vücudunu ya da gözünü temsil eder. Ra'nın sembolleri güneş sembolleridir, Phoenix'e benzer bir özelliği vardır; her sabah ateşlerin içinden tekrar doğar.

2)SETH
Resim

Aşağı (kuzey) Mısır kralı kabul edilir.Bir eşeği anımsatan kırmızı saçlı ve büyük kulaklı bir hayali hayvan olarak temsil edilir.Çöl ve fırtınalar ile beraber düşünülür.Yunanlılar, bu tanrıyı Typhon olarak görürler.
Uzun yıllar, Seth, aşağı Mısır'ın,Horus da yukarı Mısır'ın simgesiydi.İki ülke birleştikten sonra,Seth ve Horus beraber taç giymiş firavunlar olarak gösterildiler.Fakat yukarı Mısır,aşağı Mısırı fethettikten sonra,güneyin firavunları sıklıkla Horus'un (yukarı Mısır'ın tanrısı) şeytani düşmanı Seth olarak portrelendiler.
Seth, Osiris'in erkek kardeşidir.İsis, Osiris'in karısıdır,oğulları,Anubis ve Horus'tur.Seth'in hiç çocuğu yoktur,çorak çöller onun için onunla anılır.Horus ile savaşları boyunca, tanrıça Neith,Horus'a taht,Seth'e ise Astarte ve Asat tanrıçalarını veren bir anlaşma önerdi.
Seth,erkek kardeşi Osiris'i öldürmesi ile ünlüdür,aynı zamanda onun oğlu Horus'u da öldürmeye teşebbüs etmiştir.Horus,yaşamış,babasının ölümünün intikamını almış ve Seth'i sonsuza kadar çöle sürgüne yollamıştır.Seth'in sürgüne gönderilme kararı Re tarafından yönetilen tanrılar konseyinde alınmıştır.Tanrıların çoğu Horus ve onun annesi İsis'in,Osiris'ten gelen Mısır tacının mirasçısının Horus olduğu iddiasını desteklerken,Ra bu fikre katılmamıştır.O,Horus'un böyle güçlü bir pozisyon için çok genç olduğuna inanıyordu.Böylece,duruşma kimse yenişemeden uzun yıllar sürdü.İsis'in bir kurnazlığı davanın kapanmasına neden oldu.
Büyü kullanarak,İsis kendini çok güzel bir genç kadına çevirdi.Seth,O'nu gözlerinden yaş akarken gördü ve sorunun ne olduğunu sordu.İsis,kendi ve Horus'un durumuna benzetmeden bir hikaye anlattı.Buna göre şeytani bir adam onun kocasını öldürmüş,ailesini sürülerini çalmayı denemişti.Seth,bu kötü duruma çok kızar, bu şeytani adamı yok ederek aile mülkerinin genç kadının oğluna geçmesi için ısrar eder.Kendi kelimeleri ile kendi yaptıklarını ayıplar ve Mısır tacını kaybeder.
Seth, her zaman tamamıyla şeytani bir figür olmamıştır.Onun yer altına yaptığı karanlık yolculuk boyunca,Horus ile kavgasında,O'nu hamisi olan Ra'nın mavnasında olan güneşi korumuştur.Yılan şeklindeki canavar,Apep ile kavga etmiştir.Ayrıca,19 hanedan döneminde kısa bir süre çölün güçlerini sakinleştiren tanrı olarak,Seth'e duyulan saygı büyümüştür.Bir çok firavun,o dönemde Seth'in isminden türeme örneğin ''Seti'' gibi isimleri kendilerine isim olarak seçmişlerdir.

3)İSİS
Resim

İsis, Osiris'in (aynı zamanda kocasıdır),Nephthys ve Set'in kardeşidir,Nut ve Geb'in kızları ve çocuk Horus'un annesidir.Bazı kaynaklara göre Anubis de İsis ile Osiris'in oğludur.
Bir çift boynuzun arasında güneş diski bulunan akbaba şeklinde bir şapka giymiş kadın olarak gösterilir.Çok seyrek olarak,bir çift koç boynuzu ya da Ma'at tüyü ile beraber Güney ve Kuzey çift tacını giyer.İsis bir tanrıça olarak değil ama kadın olarak ise sıradan saç biçimiyle gösterilir,ancak her zaman alnında bir yılan figürü bulunurdu.
Mısır efsanesine göre,İsis kral tanrı Osiris’in kız kardeşi ve karısı,güneş tanrı Horus’un anasıdır.Karanlıklar tanrısı Seth,Osiris’i öldürünce,İsis kocasını aramaya çıkar,bulur ve oğluna öcünü aldırtır.Bereketi,anneliği,tedaviyi,ekonomiyi simgeler.İsis, büyük bir büyücü ve büyü yeteneklerinin kullanması ile meşhurdur. Örneğin, ilk kobrayı, onun zehirli ısırığını kullanarak Ra'ya gizli ismini itiraf ettirmek için yaratmıştır.

4)PTAH
Yakınlaştır (Gerçek Boyutlar: 495 x 679)Resim

Ptah,Eski Mısır'da evreni ve diğer her şeyi yarattığına inanılan tanrıdır.El sanatçılarının,özellikle heykelcilerin koruyucusu sayılırdı.Yunanlıların demircileri ve zanaatçileri koruyan ateş tanrısı,Hephaistos'la özdeşleştirilmiştir.Ptah,en başlarda Mısır'ın başkenti olan Memphis'in yerel tanrısıyken,şehrin öneminin artmasıyla kültürü tüm Mısır'a yayılmıştır.İnsanlarla Tanrılar arasında aracı olduğuna inanılan Apis'in kutsal ahırı,Ptah'ın tapınağıdır.Eşi Sekhmet ve oğlu Nefertium ile Memphis üçlüsünü oluştururlar. Elleri dışında tüm bedeni sakıca sarılmış,elinde bir asa taşıyan,kafası kazınmış bir insan olarak tasvir edilir.Mısır'ın en büyük tanrısı olarak bilinir.

5)ANUBİS
Resim

Anubis,Eski Mısır mitolojisine göre,Nephthys ve Seth'in (bazı efsanelere göre Osiris ve İsis'in) oğludur.Çakalların mezarlar etrafında dolaşması nedeniyle çakal başlı Anubis ölümle beraber anılır.Ölen Osiris'i mumyaladığı için mumyalama tanrısı olmuştur.Görevi tüm ölüleri korumak ve yüceltmektir.Bu yüzden mumyalamayla görevli kişiler Anubis maskesi takarlar.Ölen kişi diğer dünyada yargılanırken Anubis ona yardım eder.Anubis diğer dünyada ölülerin koruyucusu ve ölüler kentinin efendisidir.Anubis tanrılar arasında en korkutucu olanıdır.Ölüleri tekrar hayata döndürme gibi bir özelliği de olduğu sanılmaktadır.Yüzünde bir çakal ısırığı vardır.Kutsal mumyalayıcı olarak da bilinir.
Anubis'in izi neredeyse tüm mezarlarda görülür.
Eski Mısır inancına göre Anubis'in mezarları koruma gücüne sahip olduğu da bilinmektedir.Bu yüzden mezarların girişine Anubis mezarları korusun diye Anubis heykelleri konulmuştur.

6)SEKHMET
Resim

Sekhmet eski Mısır mitolojisinde savaş ve yıkımın tanrıçasıdır.Aslan başlı veya bir aslan olarak tasvir edilir.Bir zamanlar Bastet'le özdeleştirilirdi.
Bir efsaneye göre Sekhmet,Ra'nın emri üzerine Ra'ya eskiden inanıp şimdi inanmayanları tek tek yok edeceğine tüm insan neslini yok etmeye çalışmıştır.Ama Sekhmet insan kanının tadını öyle sevmiştir ki önüne geleni öldürmüştür.Ra'nın rahipleri ve müritlerini bile.Ra çok geç kalmadan Nil Nehri'ni kırmızı bir tozla Nil'e kırmızı rengini verir, ancak bu bir büyüdür.Sekhmet onu kan zannedip içtiğinde büyü onu eski haline çevirir ve insan neslinin tükenmesine Ra engel olur.
Ayrıca Hathor'un ikinci kimliği olduğu sanılır,ölülerin iç organlarını korumada yardım eder,mumyalama işlemlerini organize eder, büyü gücü vardır. Hastalıkları iyileştirme gücü olduğundan sargıların tanrıçası olarak da bilinmektedir. Büyü gücü ve kötü niyetli insanlara ölüm verdiği için Selket'le de bütünleştirilir.

7)HATHOR
Resim

Mısır yaratılış mitolojisindeki yaratıcı tanrı Ra’nın kızıdır (Aynı zamanda eşidir de).Hathor aşk tanrıçası olarak da bilinir.Ayrıca müzik tanrısı olarak düşünürler.Hathor aynı zamanda çöl bölgelerinin koruyucusu olarak da gösterilmiştir.Teb'de ölüm tanrısıdır ama genel olarak aşk,neşe, dans ve alkol tanrısı olarak kabul edilir.Hathor,eşi Ra'ya kızıp Mısır'ı terk eder.Ra hemen O'nu özlediğini anlar,ama Hathor dişi bir aslan'a (Sekhmet'e) dönüşmüştür ve kendisine yaklaşan her insan ve tanrıyı yok eder.Bu Hathor-Sekhmet tanrıçalarının da özelliğini belirler.Daha sonrasında Thoth,Hathor'a bir şişe iksir hazırlar ve sonra Sekhmet tekrar Hathor'a dönüşür.Tapınağı Denderah Tapınağı'dır.

8)HORUS
Yakınlaştır (Gerçek Boyutlar: 504 x 599)Resim

Horus,Mısır mitolojisinde şahin başlı gök tanrısıdır.İsis ile Osiris'in oğludur.Firavunların bazı tasvirlerinde İsis'in kucağında görülebilir.Bu da firavunların dünya üzerindeki Horus olduğuna inanılmasındandır.Firavunlar kendilerini Horus'un yeryüzündeki cisimleşmiş halleri olarak gördükleri için Mısır'ın en önemli tanrılarından biridir.
Firavunlar,Horus'un ismini kendi isimlerinden biri olarak alırlardı.Aynı zamanda Firavunlar Ra'nın takipçisiydiler,bu yüzden Horus aynı zamanda güneşle de ilişkilendirilirdi. Horus sembolizmde genellikle,İlâhî Yasalar’ın insanda vicdan tarzında belirmesini simgeler.Şahin kafalı Horus’un yırtıcı kuşların keskin bakışıyla tasvir edilmesi, kişinin hiçbir hareketini gözünden kaçırmayan bir ilah oluşunu,yani vicdanın gözünden hiçbir şeyin kaçmayacağını simgeler.

9)NEPHTYS
Resim

Neftis,Nephthys ya da Nebt-het,Mısır tanrıçalarından biridir.Orta Mısır'da tapınılmaya başlanmıştır.İsminin manası Evin Hanımı demekti ancak bu bildiğimiz ev değil güneş tanrısı Horus'a bağlı olan gökyüzü kısmı anlamına geliyordu.
Eski Mısır'da Geb ve Nut'un kızıydı.Seth, Osiris ve İsis'in kız kardeşiydi.Kötü bir tanrı olan Seth'in karısı olarak da tapınılırdı.Her manada İsis'in tersi idi.İsis doğum,büyüme ve gelişmeyi temsil ederken,Nephthys ölümü,yok olmayı temsil ediyordu.
Osiris'in yeniden doğuş efsanesinde,Osiris'in tarafını tutmuştur.

10)OSİRİS
Resim

Geb ve Nut'un oğlu,yeraltı dünyasının hakimi,ölümsüz yaşam için diriliş tanrısı,kural koyucu,koruyucu,ölülerin yargıcıdır.Osiris, Nut ve Geb’in ilk çocuğuydu.Set,Nephthys ve İsis’in kardeşiydi,aynı zamanda,İsis’in kocasıydı.Horus,İsis'ten oğluydu.Bir hikâyeye göre Nephthys,İsis gibi davranarak,Osiris’i baştan çıkarmış ve Anubis’i doğurmuştur. Osiris adı eski Yunanlılar'ın verdiği bir addır.Efsaneye göre,Osiris,İsis'e aşıktır.Yani İsis hem Osirisin eşi hem kardeşidir.Osiris tahta geçtikten sonra ilk yaptığı işlerden biri, ilkel bir hayat süren Mısır’lıları uygarlaştırmak olmuştur.Osiris onlara ilk tarım araçlarını yapmayı,toprağı kullanmayı buğdayı ve üzümü yetiştirmeyi,ekmek,şarap ve bira yapmayı öğretmiştir.düzenleyen de Osiris’tirAyrıca ilkel Mısır’lılara ilk defa tapınak inşa etmeyi ve tanrılara tapmayı öğreten ve dini törenleri düzenleyen de Osiris’tir.Osiris hep sivri külah başlığıyla,vücudu ya sargılıdır ya da balık pullarıyla kaplıdır.Elleri göğüste çapraz vaziyettedir ve bir kamçı ile bir asa tutar, bazen bir de baston tutar.ayakları bitişik olarak tasvir edilir.

11)THOTH
Resim

Thoth,Mısırlıların inancına göre,Ay,zaman,bilgelik ve yazı tanrısıdır.İbiş kuşu başıyla tasvir edilir.Hiyerogliflerin ve simyanın onun insanlığa armağanı olduğu söylenir.Eşi Maat'tır.Thoth'un sekiz çocuğundan en önemlisi Amun'dur.Hiyeroglifi icat ettiğine inanılır.Thoth eski Mısır'ın kâtibi idi ve aynı zamanda mumyalama törenlerinde kalbin teraziye koyuluşu sırasında olan biteni yazıya geçirirdi.Mısır inancında en bilge tanrıdır.
Kutsal hayvanı babun ve ibiş kuşudur.Bu hayvanların birçok mumyası bulunmuştur.

12)BAST
Resim

Bast,Mısır mitolojisindeki tanrıçalardan biridir.Aşağı Mısır'ın koruyucu tanrıçasıydı ve vahşi bir aslan olarak betimlenirdi.Ev kedileriyle özdeşleştirilmesi ve bu şekilde betimlenmesi,M.Ö 1000 yılında başlamıştır.Genellikle birlikte anıldığı aslan başlı tanrıça Sekhmet'in olumlu yansımasıdır.Kedi olarak da betimlenmiştir.Bast'ın sözlük anlamının merhem şişesinin kadını olması sebebiyle zamanla bir tür koku tanrıçası olmuştur.Buradan hareketle Anubis mumyalama tanrısı olduğunda,merhem tanrıçası olan Bast,onun karısı olarak addedilmiştir.

ÖLÜLER KİTABI
Ölüler Kitabı,Antik Mısır cenazelerinde okunan metinleri içeren ve asıl adı "Günden Dışarı Gidenler" olan bir kitabın,Alman Bilimadamı Richard Lepsius tarafından 1842'de bu metinlerin bazı kısımlarını bir araya getirerek oluşturduğu kitaptır.Bilimadamlarına göre,Antik Mısır halkı tarafından kullanılan Ölüler Kitabı,ölümden sonraki yaşamda gerekli olacak bazı talimat ve yönlendirmeleri içermekteydi.Tüm tılsım ve dualar her cenaze için her seferinde okunmaz,sosyal statü ve zenginliğe göre farklılık gösterirdi.Bazı tılsım ve dualar Tanrılara hediye sunmak amacı ile kullanılırken,bazılarıysa diğer tarafta yürüyebilmeyi veya ölümden sonraki hayatta tekrar ölmemeyi sağlayan düzenleyici yönlendirmeleri içerirdi.
Sanılanın aksine,Ölüler Kitabı ölen insanları diriltmek için değil,ölümden sonraki yaşamda ölen kişiye yol göstermek ve hayatını düzenlemek amacı ile oluşturulmuş metinlerden oluşmaktaydı.Antik Mısır'da ölümden sonraki yaşamın cenneti olarak düşünülebilecek sazlık tarlalarına ulaşmayı isteyen her Mısırlı için,ölüler kitabı onlara yol gösteren bir kaynak olarak 18. hanedanlıktan başlayarak kullanılmaya başlanmıştır.
Ölüler kitabında bulunan,125.tılsım ölüler kitabının en çok tanınmış tılsımlarından biri olup,özet olarak ölen kişinin Tanrı Osiris'e ve 42 yargıcı tarafından hayatında yaptıkları ile ilgili yargılanmasını içermektedir.
Ölen kişinin kalbi ve iyilik oranı tanrı Osiris,tanrıça olarak bilinen İsis ve Neptis,ve yazıcı tanrı Anubis karşısında tartılır.Tanrı Osiris kararı verir ve tanrıça İsis'in taşıdığı doğruluk tüyü ile karşılaştırılır.Tüy daha ağır gelir ise kişi Anus adı verilen canlı tarafından yenilir.Eğer tüy hafif gelir ise kişi İsis ile birlikte cennete gider.

PAPİRÜS
Papirüs,Cyperaceae ailesinden bir su bitkisi ve eski çağlarda bu bitkinin gövdesinden hazırlanan yazı kağıdının adıdır.
Eski Mısırlıların yelken,bez,hasır ve yazı kağıdı olarak kullandıkları papirüs onlardan Yunanlılara daha sonra Romalılara intikal etti ve M.S 3. yüzyılda yerini parşömen alıncaya dek kullanımı sürdürüldü.

HİYEROGLİF
Mısır hiyeroglif yazısı,birbirinden kolaylıkla ayırt edilebilecek yüzlerce sembolden oluşur.Her işaret belli bir sesi veya nesneyi temsil eder.Bu yazı soldan sağa veya sağdan sola ya da yukarıdan aşağı yazılabilir,okumak için ölçüt sembollerdeki insan ya da hayvan figürlerinin baktıkları yöndür.Mısır hiyerogliflerinde 700'den fazla işaret bulunmaktadır.Bu yüzden de okuma yazma oranı düşüktür.Çünkü hiyeroglif bir harf yazısı değildi.Bunlar için yazıcı adlı bir meslek vardı.Bu insanlar uzun bir eğitimden geçerlerdi.Ayrıca hiyeroglif öyle zor bir yazıydı ki sanat halini almıştı.Hiyeroglif'leri Bilge Tanrı,Thoth'un bulduğuna inanılır.

Kaynaklar;
www.khaos.info
www.toplumdusmani.net
www.frmacil.com
http://wikipedia.org/wiki/
www.misirpiramitleri.gen.tr
www.webhatti.com
www.frmtr.com
Görseller;
www.google.com

İkinci bölüm ; Yunan Mitolojisi; http://www.thewhitetree.org/e107bb/viewtopic.php?t=6766
Üçüncü bölüm ; İskandinav Mitolojisi; http://www.thewhitetree.org/e107bb/viewtopic.php?t=6804
http://www.thewhitetree.org/forum/viewtopic.php?t=6729